Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yöresel Konut Mimarisi ve Türkiye'deki Örnekleri Hakkında

"Yöresel Mimari" Nedir ? M.Ö. 11 000'de Jeriko (Eriha) ile ilk yerleşmeler görülür. İlk balık ağları da bu dönemde ortaya çıkmaktadır . Bina topluluklarına kent adı, ancak o aglomerasyonda üreticiler ve tüketicilerin organize olması durumunda verilebilir. Bu organize olma durumu yeni bina türlerini, dolayısı ile de yapı sanatında uzmanlaşmayı doğurmuştur. İşte çağlar öncesinden günümüze kadar yaşam geliştikçe yapı sanatı, daha sonra da mimari gelişti. Bir taşı diğerinin üzerine koymakla işe başlayan insan günümüzde en ileri teknolojiyi mimarlıkta kullanabilmektedir. Zaman geçse de günümüzde hâlen binaların üç süreç ile yapıldığı görülmektedir: 1. İlkel topluluklarda etkinliklerde henüz herhangi bir uzmanlaşma görülmez. Kişi tek başına veya ailesi ile birlikte bildiği birkaç basit teknik ile bir bina yapabilir. Bu bina genelde bir barınaktır ve her türlü organizasyondan yoksundur. Bu süreçle meydana gelen binalar aynı tipte olup, genelde doğada bulunan malzemenin old

Ergonomi ve Antropometri

Ergonomi: İnsan, ekipman, çalışma alanı ve çevresi arasındaki ilişkileri inceleyen ve bunlardan doğan problemler setini anatomi, fizyoloji, psikoloji bilimlerinin temel bulgularından faydalanarak çözmeye çalışan bilimdir. Yunanca “iş yasası” anlamındaki ergonomi sözcüğü dilimizde “iş bilim” anlamında kullanılmaktadır. Diğer bir tanıma göre ergonomi: “insanların anatomik özelliklerini, antropometrik karakteristiklerini, fizyolojik kapasite ve toleranslarını göz önünde tutarak endüstriyel iş ortamındaki tüm faktörlerin etkisiyle oluşabilecek, organik ve psikososyal stresler karşısında, sistem verimliliği ve insan-makine-çevre uyumunun temel yasalarını ortaya koymaya çalışan çok disiplinli bir araştırma ve geliştirme alanıdır.” Ergonominin temel amacı; insan yeteneklerini en iyi şekilde kullanarak onu doğal yapısının içinde en uygun işe yerleştirmek ve performansının en yüksek düzeye çıkarılmasını sağlamaktır. Konut; toplumun temelini oluşturan ailenin; bedensel, ruhsal

Ahmet Özol - Renk

Ahmet Özol “Renk” adlı bu yazısında renklerin karakterleri, gruplanmaları ve daha birçok özelliği hakkında bil gi vermiştir. 1731’de Jacob Crhristopher le Blon boya maddesi kırmızı, sarı ve mavinin temel renkler olduğunu bulmuştur. Le Blon’un renk konusundaki tezi bugünkü temel renk kuramının kaynağıdır. Güneş ışığı gökyüzünden geldiğinde, havada bulunan partiküllerden büyük oranda oksijen ve azot partiküllerinin engelleriyle karşılaşır. Bu çarpışmadan ışınlar yön değiştirirler ve ışın serpintileri oluşur. Bu serpiştirilen ışınlardan kısa dalgalı mavi ve  mor ışık, uzun dalgalı kırmızı ve turuncudan daha fazla serpişir. Böylece serpinti ışığı kırmızıdan on kat daha fazla mavi ışık içerir. Böylece gökyüzü mavi gözükür. Henry Matisse: “ Renk ışığın dışa vurumudur.”.   Bir cisim tarafından her dalga boyunda yayılan ışık miktarı o ışığı üreten cismin sıcaklığına bağlıdır. Sıcak cisimler ışınlarını daha çok kısa dalga boylarında yayarken soğuk cisimler daha uzun boyl

Steen Eiler Rasmussen - Mimaride Günışığı

Steen Eiler  Rasmussen’ın  bu yazısında günışığının bir mimari yapıda nasıl temel taşlardan biri olduğuna değinilmiştir. Bir mimari yapı daha tek taşı yerine konulmadan niteliklerini ve niceliklerini kesin olarak kazanabilir. Mimarın tek kontrol edemediği gün ışığıdır. Gün ışığı sabahtan akşama, günden güne hem yoğunluk hem de renk bakımından farklılık gösterir. Fakat buna rağmen böylesine kaprisli bir faktör hem fonksiyonel olarak hem de sanatsal anlamda yapıda oldukça uyumlu bir şekilde kullanılabilir. Öncelikle ışık miktarındaki değişimler dikkate alınmayabilir. Çünkü bu veri ancak aletler yardımıyla ölçülendirilebilir. Açıklıkların boylarının ve yerleşimlerinin değişmesinden doğan çok sayıdaki olasılığın arasında kaybolmamak için mekanları aydınlatma açısından 3 gruba ayırabiliriz: Aydınlık açık mekan, tepeden ışık alan mekan ve yan taraftan ışık alan mekan. Aydınlık açık mekanda ışık her yönden mekana girer. Bu tip mekanlara tarih boyunca çeşitli çağlarda özellikl

Mimarlığın Öyküsü - Orantı & Ölçek

Leland M. Roth’un “Mimarlığın Öyküsü” yazısının bu kısmında orantı, ölçek ve bunların mimarideki yeri açıklanmıştır. Orantı Pythagoras, uzunlukları 3’e 2 oranına sahip iki sıkı telin birlikte çekildiğinde beşinci diye adlandırılan tonu üreteceğini gösterdi ve diğerinin iki katına sahip bir tel aynı tonu bir oktav daha düşük olarak üretecektir. Eskiler, insan biçiminin tanrıların biçimine dayandığına inandıklarından, evrensel ve tanrısal geometrik ve orantılı ilişkilerin insan bedeninin orantılarında da gözlemlenebileceğine inanıyorlardı. Vitrivius, göbeği merkez alarak insan bedeninin uzantılarının geometrik şekillerin en temeli ve ideali olan bir kare ve dairenin kenarlarında yer alışını betimler. Vitrivius, irrasyonel sayılı geometrik figürlerin nasıl oluştuğunu da betimlemiştir. Yunan mimarlığı ve tasarımıyla ve bir bütün olarak Klasik mimarlıkta en ilişkilendirilen orantı sistemi Altın Kesit veya Altın Oran denilen sistemdir. Genel olarak iki eşit olmayan parçanın il