Steen Eiler Rasmussen’ın
bu yazısında günışığının bir mimari yapıda nasıl temel taşlardan biri
olduğuna değinilmiştir.
Bir
mimari yapı daha tek taşı yerine konulmadan niteliklerini ve niceliklerini
kesin olarak kazanabilir. Mimarın tek kontrol edemediği gün ışığıdır. Gün ışığı
sabahtan akşama, günden güne hem yoğunluk hem de renk bakımından farklılık gösterir.
Fakat buna rağmen böylesine kaprisli bir faktör hem fonksiyonel olarak hem de
sanatsal anlamda yapıda oldukça uyumlu bir şekilde kullanılabilir.
Öncelikle ışık miktarındaki değişimler dikkate
alınmayabilir. Çünkü bu veri ancak aletler yardımıyla ölçülendirilebilir.
Açıklıkların boylarının ve yerleşimlerinin değişmesinden
doğan çok sayıdaki olasılığın arasında kaybolmamak için mekanları aydınlatma
açısından 3 gruba ayırabiliriz: Aydınlık açık mekan, tepeden ışık alan mekan ve
yan taraftan ışık alan mekan.
Aydınlık açık mekanda ışık her yönden mekana girer. Bu tip
mekanlara tarih boyunca çeşitli çağlarda özellikle sıcak iklim tiplerinin
görüldüğü yerleşimlerde görmek mümkündür. Bu tip mekanlar güneşten korunmak
amacıyla sütunların üstüne yerleştirilen bir çatıdan oluşur.
Çoğu kimse için kusursuz ışık yalnızca bol ışık anlamına
gelir. Bir şeyi yeterince iyi göremezsek daha fazla ışık isteriz. Oysaki çoğu
zaman bunun yeterli olmadığını görürüz. Çünkü ışığın niceliğinden çok niteliği
önemlidir.
Eğer ışık, kabartıları olan bir yüzeyin üstüne dik açıyla
düşerse minimum gölge ve ona bağlı olarak da minimum plastik etki oluşur. Bu durumda
dokusal etki de zayıf olur çünkü dokunun algılanması yüzeydeki ufak
kabartıların algılanmasına bağlıdır. Eğer aydınlatılan cisim, ışık yandan
gelecek şekilde döndürülürse hem üç boyutluluk hem de dokusal etki açısından
iyi bir izlenim veren bir nokta bulunabilir.
Üstü kapalı ve yanları açık mekanların karşıtı yanları
kapalı ve üstü açık bir mekandır.
Tüm tavanın büyük bir tepe penceresiyle kapandığı birçok
mekan vardır. Doğal ışığın böylece serbest girdiği iç mekanlar gölgesizdir;
biçimlerin plastik ifadesi ve dokusal etkileri zayıftır.
Yalnız yandan aydınlatma yönteminin en öğretici örnekleri
Hollanda evleridir. Hollanda’da özel fiziksel şartları alışılmışın dışında bir
yapı türünün doğmasına sebep olmuştur. Birçok şehirde evler denizden kazanılmış
topraklar üzerine yapılmıştır. Diğer ülkelerde toprak zaten varolan bir şeyken,
Hollanda’da çoğu zaman insanlar onu yaratmak zorundaydı. Her metrekaresi zor ve
pahalı bir çalışmanın ürünü olduğu için onu çok ekonomik bir şekilde kullanmak
gerekliydi. Yapı işlemi başlamadan önce her duvar için zemine birçok kazık
çakmak gerekiyordu. Bütün bunların sonucu sınırlı bir alanda zemine yayılmayan,
aksine göğe yükselen yoğun bir bina kütlesi oluştu. Bazı şehirlerde evlerin üst
katlarının sokağa doğru genişlemesi toprağın ne kadar pahalı olduğunu açıkça
göstermektedir. Bu nedenle tipik bir Hollanda evi derinliği fazla, yüksek ve
dar kalkan duvarı olan bir binaydı. Alt katlar yaşan alanı olarak, üst katlar
ise depolama alanı olarak kullanılırdı. Yaşama alanlarına yeterli ışık girmesi
için kalkan duvarın alt kısmında birçok büyük pencere konulmuştur. Yan duvarlar
komşuyla bitiştiğinden oralarda açıklık olmazdı. Haliyle de ışık sadece ön ve
arka pencereden giriyordu. Hollanda evlerinde birçok farklı uygulama sonucunda
tarihte ilk defa perde kullanımı görülmüştür.
Modern mimarların sık sık karşılaştığı problemlerden biri de
geniş bir mekanın değişik kısımlarının iyi ve eşit bir şekilde
aydınlatılmasıdır. Dam penceresi kullanmak o kadar da iyi değildir. Tepeden gelen
ışık dağınık olduğu için biçimleri ve dokuları açık ve kolayca görebilmek için
gereken gölgeleri yaratmaz. Daha iyi olmasına rağmen yandan aydınlatma da tek
başına tatmin edici bir sonuç vermez, çünkü böyle gelen ışık mekanın içine
fazla nüfuz etmez. Çözüm, odanın her bölümünü kusursuz şekilde aydınlatan şed
çatılardır.
Belirgin bir yoğunlukta ışık, yani tek ya da birkaç
kaynaktan çıkarak aynı yönde düşen ışık, biçim ve dokuyu en iyi gösterir. Aynı
zamanda odanın kapalı bir bütün olma özelliğini daha belirginleştirir. Işık tek
başına çevresi kapalı bir hacim etkisi yapabilir. Kapalılık yerine açıklık etkisi yaratmak
istiyorsanız, yoğun ışık kullanamazsınız.
Yorumlar
Yorum Gönder