Ana içeriğe atla

Ahmet Özol - Renk

Ahmet Özol “Renk” adlı bu yazısında renklerin karakterleri, gruplanmaları ve daha birçok özelliği hakkında bilgi vermiştir.

1731’de Jacob Crhristopher le Blon boya maddesi kırmızı, sarı ve mavinin temel renkler olduğunu bulmuştur. Le Blon’un renk konusundaki tezi bugünkü temel renk kuramının kaynağıdır.

Güneş ışığı gökyüzünden geldiğinde, havada bulunan partiküllerden büyük oranda oksijen ve azot partiküllerinin engelleriyle karşılaşır. Bu çarpışmadan ışınlar yön değiştirirler ve ışın serpintileri oluşur. Bu serpiştirilen ışınlardan kısa dalgalı mavi ve  mor ışık, uzun dalgalı kırmızı ve turuncudan daha fazla serpişir. Böylece serpinti ışığı kırmızıdan on kat daha fazla mavi ışık içerir. Böylece gökyüzü mavi gözükür.

Henry Matisse: “ Renk ışığın dışa vurumudur.”.


 

Bir cisim tarafından her dalga boyunda yayılan ışık miktarı o ışığı üreten cismin sıcaklığına bağlıdır. Sıcak cisimler ışınlarını daha çok kısa dalga boylarında yayarken soğuk cisimler daha uzun boylu dalgalarda ışınım yayarlar. Bir cismin radyasyon (ışıma) ısısı o cismin en fazla verdiği dalga boyu ile ilişkilidir.

Nesneleri tanımlarken, ilk sıralanan değerlerinin başında biçimsel yapı ve renk özelliği gelmektedir. Bir nesnenin rengi; ışık ışınlarını ayıklayıp emerken, ışın içindeki renklerden kendi özelliğine göre olanı emmeden yansıtmasıyla ortaya çıkan etkidir. Işınlarla nesne arasındaki bu doğa olayı nedeniyle, nesnelerin renk özellikleri anlaşılabilmekte ve tanımlanabilmektedir. Bir nesne görülebilen tüm ışınları emerse siyah, hiçbirini emmezse beyaz gözükür. Cismin enerji emişi atomun yapısına, elektrik yüküne ve doğrudan içinde bulunduğu doğal koşullara göre değişir.

Renk Çemberi ve Temel Kavramlar

Temel renk çemberi sanat basamaklarının kaçınılmaz başlangıç noktasıdır. Sanat eğitimindeki sıralamada; üç renk ilkesine göre genellikle ara renklerle birlikte 12 renk değeri gösterilmektedir.

Renk ışıktan çıksa da, renk karıştırma ve kullanımdaki esaslar renk kaynağının ışık ve boyalar olmasına göre farklılık gösterir. Işığın ışınları direkt ışıktır, oysaki boyanın rengi yansıtılmış ışıktır.


Boya renkleriyle ışık renklerinin farklılığını Hermann Von Helmolti ortaya koymuştur. Boya renkleri yapı renk çemberinde görünmektedir ve bu bilgi genel olarak yaygındır. Işın renklerindeki farklılığı ortaya çıkartan deneysel sonuç ise ilgi çekmektedir. Işık renklerindeki belirleyici temel üç renk kırmızı mavi ve yeşildir. Karanlık odada duvara yansıtılan bu ışık renklerindeki çakışan değerlerden şaşırtıcı renkler çıkmaktadır. Tüm renklerin çakıştığı orta kısımsa beyazdır.
Pigment

Bir yüzeye renk katmanında kullanılan sıvı, toz ya da değişik medyumlarla karışımlı boya maddelerinin renk sağlayan niteliğine “pigment” denir.

Saturation (Doyum)

Renk çemberinde komşu renklerle birçok karışım yapılarak renk çeşitleri çoğaltılmakta ve zenginleştirilmektedir. Komşu olmayan ve çemberde her rengin karşısında yer alan renge karşıt renk denilmektedir. Karşıt renkler yan yana gelirse birbirleini canlandırır ve hatta renk şiddetleri fazlaysa bakılamaz derece güçlü etki yapar. Karşıtlıklarının yanı sıra birbirlerine gereksinim duyurtma özelliklerinden dolayı karşıt renkler aynı zamanda tamamlayıcı renklerdir de.

Ancak iki karşıt renk pigment olarak karıştırılırsa krom grisine dönmeye başlar. Tamamlayıcı karışım yapılarak grileşme derecelerine ise doyum denir.

Hue

Renk çemberinde yer alan renklerden her birini diğerinden ayıran ve rengin karakterini tanımlayan özelliğe hue denir. Hue, renklerin dalga boylarıyla oartaya çıkan özelliği yansıtır. 

Valeu (Değer)

Işık karışımları konusunda değer, parlaklık olarak bilinir. Değer bir renkteki açıklık-koyuluk derecesidir ve pigment karışımlarda siyah ve beyazın katılmasıyla ayarlanabilir. Renklerdeki kendi şiddet ve özelliklerinden yatay gidişle sağlanan değişimlere “saturation”, beyazdan siyaha doğru olan dikey değişimlere ise “değer” denir.

Analog Renkler

Renk çemberinde yan yana bulunan renklere analog renkler denir. Bu renklerin özelliklerinin yakın olmasından dolayı birbirleriyle kolaylıkla bir uyum yakalayabilirler.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yöresel Konut Mimarisi ve Türkiye'deki Örnekleri Hakkında

"Yöresel Mimari" Nedir ? M.Ö. 11 000'de Jeriko (Eriha) ile ilk yerleşmeler görülür. İlk balık ağları da bu dönemde ortaya çıkmaktadır . Bina topluluklarına kent adı, ancak o aglomerasyonda üreticiler ve tüketicilerin organize olması durumunda verilebilir. Bu organize olma durumu yeni bina türlerini, dolayısı ile de yapı sanatında uzmanlaşmayı doğurmuştur. İşte çağlar öncesinden günümüze kadar yaşam geliştikçe yapı sanatı, daha sonra da mimari gelişti. Bir taşı diğerinin üzerine koymakla işe başlayan insan günümüzde en ileri teknolojiyi mimarlıkta kullanabilmektedir. Zaman geçse de günümüzde hâlen binaların üç süreç ile yapıldığı görülmektedir: 1. İlkel topluluklarda etkinliklerde henüz herhangi bir uzmanlaşma görülmez. Kişi tek başına veya ailesi ile birlikte bildiği birkaç basit teknik ile bir bina yapabilir. Bu bina genelde bir barınaktır ve her türlü organizasyondan yoksundur. Bu süreçle meydana gelen binalar aynı tipte olup, genelde doğada bulunan malzemenin old

Ergonomi ve Antropometri

Ergonomi: İnsan, ekipman, çalışma alanı ve çevresi arasındaki ilişkileri inceleyen ve bunlardan doğan problemler setini anatomi, fizyoloji, psikoloji bilimlerinin temel bulgularından faydalanarak çözmeye çalışan bilimdir. Yunanca “iş yasası” anlamındaki ergonomi sözcüğü dilimizde “iş bilim” anlamında kullanılmaktadır. Diğer bir tanıma göre ergonomi: “insanların anatomik özelliklerini, antropometrik karakteristiklerini, fizyolojik kapasite ve toleranslarını göz önünde tutarak endüstriyel iş ortamındaki tüm faktörlerin etkisiyle oluşabilecek, organik ve psikososyal stresler karşısında, sistem verimliliği ve insan-makine-çevre uyumunun temel yasalarını ortaya koymaya çalışan çok disiplinli bir araştırma ve geliştirme alanıdır.” Ergonominin temel amacı; insan yeteneklerini en iyi şekilde kullanarak onu doğal yapısının içinde en uygun işe yerleştirmek ve performansının en yüksek düzeye çıkarılmasını sağlamaktır. Konut; toplumun temelini oluşturan ailenin; bedensel, ruhsal

Mimarlığın Öyküsü - Orantı & Ölçek

Leland M. Roth’un “Mimarlığın Öyküsü” yazısının bu kısmında orantı, ölçek ve bunların mimarideki yeri açıklanmıştır. Orantı Pythagoras, uzunlukları 3’e 2 oranına sahip iki sıkı telin birlikte çekildiğinde beşinci diye adlandırılan tonu üreteceğini gösterdi ve diğerinin iki katına sahip bir tel aynı tonu bir oktav daha düşük olarak üretecektir. Eskiler, insan biçiminin tanrıların biçimine dayandığına inandıklarından, evrensel ve tanrısal geometrik ve orantılı ilişkilerin insan bedeninin orantılarında da gözlemlenebileceğine inanıyorlardı. Vitrivius, göbeği merkez alarak insan bedeninin uzantılarının geometrik şekillerin en temeli ve ideali olan bir kare ve dairenin kenarlarında yer alışını betimler. Vitrivius, irrasyonel sayılı geometrik figürlerin nasıl oluştuğunu da betimlemiştir. Yunan mimarlığı ve tasarımıyla ve bir bütün olarak Klasik mimarlıkta en ilişkilendirilen orantı sistemi Altın Kesit veya Altın Oran denilen sistemdir. Genel olarak iki eşit olmayan parçanın il